Dijital Kültür
Faaliyet gösterdiği sektörden bağımsız olarak “çağı
yakalama” derdi olan her şirketin uzun dönemli
hedeflerinden birinin “dijital kültürü yerleştirme” olduğunu görüyoruz.
Sanayi 4.0 ile beraber tecrübe ettiğimiz bu yeni dönemin iş
kültüründe yarattığı dönüşüme (asla değişim değil) baktığınızda bu çok da şaşırtıcı değil kuşkusuz. Bununla beraber “dijital kültür” konusunda şirketler tarafında bir kafa karışıklığı var.
İlk olarak birçok iş sürecinin dijitalleştiği ve otomasyonun hükmettiği bir ortamda, kurumun kolektif aklını artıran temel faktörlerin başında çalışanların duygusal ve toplumsal
zekası geliyor. Empati kurabilen, ikna kabiliyeti yüksek, çalışma arkadaşlarının verdiği sosyal sinyalleri iyi
okuyabilen bireylerin daha fazla öne
çıktığı bir döneme giriyoruz.
Çalışanların kendini rahat hissettiği “insan
odaklı” bir mekansal tasarım da bu
kültürü bütünlüyor. Özetle dijital-
leşmeyi ana hedef olarak değil “araç
seti” olarak kullanan bir kültürden
bahsediyoruz.
Bir kurumda anlayışın değişmesi ve
yeni bir kültürün sahiplenilmesi için
iki temel koşul öne çıkıyor. Bunlardan
ilki çok basit: Çalışanların kafasında
“What’s in it for me?” sorusunun net
bir cevabı olmalı. İyi bir başlangıç
noktası, bu yeni kültürün getireceği
sancıların farkında olmaktan geçiyor.
En basitinden, çalışanlar bu dijital
kültürü işsiz kalma olasılıklarının
artması, kişisel verilerinin gözler
önüne serilmesi ya da çalışma koşulla-
rının ağırlaşmasıyla özdeşleştiriyorsa
bu kültüre bir direnç geleceği kesin.
Üstelik ve daha kötüsü, çalışanların
bu kaygılarında haklılık paylarının
yüksek olduğunu doğrulayan birçok
bulgu var elimizde. Dolayısıyla ku-
rumların iç içe geçmiş iki problemi
çözmeleri gerekiyor: Bu yeni kültürün
çalışanların kaygılarını haklı çıkarma-
yacak şekilde oluşturulması ve bunun
çalışanlara doğru bir iletişim politika-
sıyla aktarılması.
İkinci koşul ise bu yeni anlayışın
ilk önce kurum içindeki stratejik ka-
rar alıcılar tarafından benimsenmesi.
Bir başka deyişle kurumların “dijital
göçe” liderlerinden başlamaları gere-
kiyor. Bu da bizi bu yeni kültürün ge-
rektirdiği liderlik anlayışı kavramına
kadar götürüyor. Burada ortaya çıkan
temel problemlerden biri mevcut
lider prototiplerinin ve liderlik eği-
timlerinin yeni teknolojileri ve yeni
kuşağı anlayıp yönetecek bir nitelikte
olmaması. “Deloitte Human Capital
Trends 2015” raporunda, 10 şirketten
dokuzunun liderliği öncelikli problem
olarak görmesi boşuna değil!
Başarılı şirketler incelendiğinde
ise bazı ortak özelliklere rastlamak
mümkün. İlki; dönüşümü yönetirken
başlangıçtaki argümanla uyumlu
olarak odak noktasına işgücünün
dönüşümünü yerleştiriyorlar. Bu çer-
çevede dikkat çeken en önemli nokta,
başarılı şirketlerin yaklaşık dörtte
üçünün “çapraz fonksiyonlu” olarak
da tercüme edebileceğimiz “cross-
functional” takımlar oluşturması.
Çok farklı beceri ve tecrübelere sahip
çalışanların tek bir hedef doğrultu-
sunda biraraya geldiği takımlardan
bahsediyoruz.
Dijital olgunluğa erişmiş şirketlerin
bir başka ortak özelliği ise “uzun dö-
nemli stratejik planlama” yapmaları.
Zira bu süreç bir değişim değil yapısal
bir dönüşüm. Dolayısıyla bu kültürün
yerleştirilmesi de kısa sürede ve net
adımları olan bir süreç olarak düşü-
nülmemeli.
Dijital olgunluğa erişebilmiş şir-
ketlerin bir başka ortak özelliği de
yetenek yönetimi ve yetenek çekme
konusunda çok iyi olmaları. Nitelikli
ve kendini yenileyebilen işgücünün
her zamankinden daha önemli oldu-
ğu bir dönemde, şirketlerin ilk önce
elindeki mevcut işgücünün yetenek-
lerini ya da dijital personalarını keş-
fetmeleri daha sonra da önümüzdeki
dönemde hangi yeteneklere ihtiyaç-
ları olacaklarını kestirmeleri hayati
önem taşıyor. Bu çerçevede bir başka
önemli tespit de, nitelikli çalışanlar
ya da üst düzey yöneticiler için ça-
lıştıkları kurumların dijital yetenek-
lerini geliştirmesinin önemi. Dijital
olanakları az olan yerlerde işini bıra-
kan üst düzey yönetici oranı, dijital
olgunluğa erişmiş şirketlere göre tam
15 kat daha fazla. Dolayısıyla yetenek
yönetimi ve dijital kültürün karşılıklı
olarak birbirini beslediği bir yapıyla
karşılaşıyoruz.
Son olarak da dijital olgunluğa
erişmiş işletmeler diğerlerine göre di-
jital yatırımlarını daha fazla artırmayı
hedeliyor. Bunun bir sebebi, bir de
sonucu var. Sebebi çok basit: Bu şir-
ketler dijital kültürü oluşturmak için
attıkları adımların ve yaşadıkları dö-
nüşümün getirisinin çok yüksek oldu-
ğunun farkında. Sonucu daha da basit: Çağın gerekliliklerini anlayıp buna göre stratejilerini belirleyen şirketler-
le “dur bakalım” diyenler arasındaki
makas gün geçtikçe açılıyor.
Kaynak: Ümit Özlale/Forbes
Kaynak: Ümit Özlale/Forbes
Yorumlar
Yorum Gönder